28 Haziran 2012 Perşembe

Beklemek


Waiting

Aramadı. Yola çıkarken mesaj at, ben seni ararım, demişti. Attım. Aramadı. Telefon elimde bekliyorum. O gürültülü otogarda ararsa da duymazsam diye telefondan ayırmıyorum gözümü. Bagaja eşyalarımı koyarken bile, bir gözüm hep telefonda. Aramadı. Geçip oturuyorum otobüse, gözüm hala telefonda. Artık sessize almam lazım. Ama ararsa da duymazsam… Titreşime alıp montumun cebine koyuyorum. Ya onu da hissetmezsem diye ellerimi ceplerime sokup, telefonu cebimde sıkıca kavrıyorum. Sık sık çıkarıp kontrol ediyorum, olur ya belki telefonun titreşimi bozulur falan… Aramadı. Ama ararım demişti, ben ara demedim ki ona, kendi dedi. Niye aramadı? Saatler ve yollar geçiyor. Umudum tükeniyor. Aramayacak biliyorum. Ama beklemekten vazgeçemiyorum. Ya ararsa? Ah bir arasa, bir arasa… Onu o an affedeceğim. Sunduğu mazeret ne olursa olsun, yok önemli değil, olur böyle, diyeceğim. O konuşacak, anlatacak bir sürü. Ben bir iki cümle kurup dinleyeceğim onu her zamanki sessizliğimle. O, varlığımdan şüphe edip, orda mısın, diyecek. Burdayım diyeceğim. Burdayım işte belli belirsiz varlığımla. Bir arasan, ben burdayım aslında. Ben hep burdayım. Sen bir arasan… Şehirler geçti, şehirler değişti. Gün ağardı. Yol tükendi. Ben bekledim. O aramadı.


(Bu yazının şarkısı bu olsun)

1 Haziran 2012 Cuma

Sarma Sarmadır, Dolma Dolmadır!

Sarma
Dolma











Bugün, bayılarak izlediğim dizi Leyla ile Mecnun’un son bölümünde de sarma-dolma karmaşası yaşandığını görerek yine sinirlenmem neticesinde, hemen bilirkişilik hırkasını giyerekten aradaki bariz anlam farkını pöykürmek istedim. Efendiiim, aslında aradaki fark gayet açık ve anlaşılır. Fakat insanlar niçin sarma yerine dolmayı kullanmakta ısrarcılar anlamış değilim. Şöyle ki; sarma, asma veya lahana gibi sarılmaya müsait yaprakların üzerine pirinç vesaire malzemelerin konulduktan sonra sarılması münasebetiyle ortaya çıkan ürüne denirken, dolma ise biber ve bilimum içi doldurulabilecek olan sebzenin içine yine pirinç vesaire maddelerin doldurulması sonucu elde edilen ürüne denilmekte. Sarmada kullandığımız şey yaprak olduğu ve onun doldurulabilecek bir içi söz konusu olmadığı için ona dolma demiyoruz. Sonuçta sarma sarmadır, dolma da dolmadır dimi? Nasıl ki dolmaya sarma dememiz mantıksızsa, sarmaya dolma dememiz de aynı derecede anlamsız. Madem ikisine de aynı şeyi diyecektik o zaman en başından ayrı isimler yerine tek bir isim bulsaymışız solma ya da darma gibi. Olmaz efendim, olmaaaaz! Doğru düzgün hitab edelim o el emeği göz nurlarına. İçime dert olmuş yaa. Anlattım, kurtuldum, oh! Hala anlamamakta ısrar edenler için resimli açıklama hizmetimiz de mevcut. (Gugıldan bulduğum) Fotoğrafları inceleyip sarma ve dolma arasındaki 7 farkı bulabilirsiniz. İncelemeniz sonrasında ise lütfen ağzınızın suyunu silmeyi unutmayınız.
Afiyetle kalınız.