Şimdi bu başlığı görenlerde mecazi anlamda
birtakım şeyler söyleyeceğim, sade kahve olmaktan ve eksik şekerlerden dert
yanmakta olduğum izlenimi uyanabilir. (Ne kadar da yanlış tanımışsınız beni!) O
izlenimler hiç boşuna uyanmasın öyle, çünkü bu yazıda başlıktaki kavramlar
birer gerçeklik olarak yer almakta. Fakat yine de dert yanmamdan kaçışınız yok,
ona mecbur katlanacaksınız. Yapçak bi şey yok, bence kaderinize razı olup
okuyun, çekilecek çileniz varmışsa demek ki…
Bilindiği üzre kahve içmeyi çok seven
bir zatım. Hele de yemeğin üzerine içilen kahve gibisi yoktur benim için. Yine
bilindiği üzre, yemek yeme işlemini ise zorunluluktan, yaşamımı devam
ettirebilmek için icra etmekteyim. Buna rağmen tok bir karınla içilen kahve
daha keyifli olduğundan bazen sırf bu yüzden çok yemeye çalışırım.
Okulda da yemekhane dönüşlerinde
yanımdakileri muhakkak kahve içmeye sürüklerim. Özellikle havalar güzelken
çimlere serilip kahve eşliğinde sohbet etmek tadından yenmeyen rutin bir
aktivitemiz haline gelmiştir. Kahvelerimizi aldığımız yerler ise ya
kütüphanedeki ya da fen edebiyat fakültesindeki otomatlardır. Gel gör ki,
oldukça saygı duyduğum, sürekli hayır duamı alan bu (benim için mucizevi) makineler,
son zamanlarda bir terbiyesizleştiler bir terbiyesizleştiler ki sormayın,
verdiği kahvelere şeker koymaz, beni hüzün ve kedere boğar oldular! Ben kahveyi
normalde sade (yani sütsüz-bazı arkadaşların dediğine göre katran gibi) ama 2
şekerli içerim. Dolayısıyle şekersiz kahve içtiğimde çok mutsuz oluyorum.
İşte bu ahval ve şerait içinde ben de gittiğim
yerlerden şeker çalıp cebime, çantama atmaya başladım. Her gittiğim yerin
şekerlerine göz koyar oldum. Hatta bazı yerlerde paketlenmemiş şeker verilince
üzülüyorum, buradan şeker çalamıcam diye… Sonra daha garanti yanımda olsun diye
cüzdanımda şeker taşımaya başladım. Düşünün, cüzdanımda sıra sıra şekerler
dizili! Geçen gün evden üzerime hırka alarak çıkmıştım, elimi cebime bi attım
ordan da şeker çıktı! Artık her yanımdan şeker fışkırır hale geldim. Buna
rağmen bu küçük miktardaki stoklar çabuk tükendiği için artık sırt çantama bir
poşet şekeri demirbaş olarak ekledim. İçine sürekli evden takviye yapıyorum. Bu
sayede artık kahvemi şekersiz içmiyorum, mutluyum. Allah kimseyi ‘şekerli sade
kahve’siz bırakmasın, amin!
1 yorum:
ama o şekersiz, halis kahve tadına bir kez alışırsanız, küp şeker görmeye bile tahammül edemez oluyorsunuz. =)
(bunun dezavantajı şudur ki, kahve tadını gizleyen şeker olmayınca birçok yerin -ve otomatların- kahvesini beğenmeyen bir snoba dönüşebiliyorsunuz)
Yorum Gönder